Denge
göremediğin gözlerimin arkasındaydı beni yakan gerçekler
ama sen bakamadın bana asla...
sana göre
bir tutam isyan
birazcık ihanet
az biraz da yanılgılardan ibaret kocaman bir kaostum ben evrenin ortasında
ellerimde intiharına açan çiçekler
ayaklarımda beni sonuma sürükleyen bir inat için yargılarken sen beni
bir tek ben mi garip davranıyorum
baksana
yıldızlarda bile huzursuz bir telaş var
gece bile dalamıyor bir türlü uykusuna
tuhaf gelmiyor mu sana havlayan kediler
mıırlayan köpekler
ya da
inildiyen taşlar
denge diyorsun halen sen ama
denge dedigin az önce ayaklarımın dibinde can verdi
haydi!!!
okuyalım ruhuna bir alaturka
üzgünüm bir Tanrı bile yok sığınacak
başıboş kaldı artık evren
ağaçlar dallarını asıyor
çiçekler cinayetini planlıyor tomurcuklarının
alt üst olmak denilen şey bu sanırım ki
güneş bile kendini asmak için Ay'ın kuyruğunda sallanıyor sabırsızca
şimdi söylesene
bu kadar dengesizliğin olduğu bir evrende
elimde intihar çiçekleriyle kaldırımda öylece yatmışım
kim şaşırır ki söylesene bana
kim suçlar bu hallere düştüm diye
ya da
hangi Tanrı'ya hesap vermeliyim konuşsana
bu yüzden bırak beni kendi halime
bu dengesiz hallerimi daha fazla yargılama
Bizler insanız birbirimizin dertleriyle hemhal olmadıkça insan olup olmadığımız belli olmaz herkesin muhakkak bir derdi vardır onu kendi çözemez ben bile bir aklıma takılan meseleyi küçük bir çocuğun tavrıyla cözebildim
İyi akşamlar menekşe hanım bir isyan hareketi gibi dizelerdi ufak tefek muğlak kelimeler tarzı bozsada genel manada zevkle okunabilecek manzumeydi birde (hangi tanrıya hesap vermeliyim) yerine tanrıya kim hesap verebilir ki zulmetin şafağında gibi özgün ifade olsa daha enfes yansıtırdı itirazı başarılar dilerim kaleminiz ilmik ilmik manzumeleri işlesin kağıtlara esenkalın