O Adam Kim
-Sana kimdi o adam diyorum?
-Ben de seksen yedinci kez söylüyorum Aykut, bil mi yoo ruuummm
-Neden o kadar dikkatli baktı sana öyleyse?
-Dikkat ölçerim yok, şiddetini ölçemedim kusura bakma
-Ukalalık yapma Belma, kimdi o adam?
-Offff, bak Aykutcuğum, bak aşkım, bak canım, insanlar kalabalık bir caddede yürürken, hiç tanımadıkları kişiler onlara bakabilir ve bakılanlar bakanı tanımak zorunda değildir, dikkatle bakılsa bile
-Bir ara sen de dönüp ona baktın ama
-O’na değil 'o yana' bakmışımdır farkında değilim
-Sonuçta bakmışsın işte bak
-Gözlerim kapalı yürüyemediğimdendir, o adamla ilgisi yok bunun
-Bak işte söyledin
-Ne söyledim?
-O adam dedin
-İsmini bilmiyoruz da ondan, seni mutlu edecek ve tartışmayı bitirecekse o kadın diyeyim
-Ha ismini bilsen 'o adam' olmayacak yani? Tamam varsayalım adı Mustafa, kim bu Mustafa?
-Deliriyor olabilir misin Aykut?
-Sen ve Mustafa yüzünden
-Hey güzel Allah’ım, Aykut lütfen kapatabilir miyiz konuyu ben o adamı tanımıyorum o da beni gecemizi mahfetme lütfen
-Ben mahfetmiyorum asıl suçlu o adam
-Puufff..
-Hem ben sana yüz kere bu kadar açık giyinme demedim mi?Dikkat çekiyorsun
-Aralık ayındayız Aykut, benim altımda pantolon, üstümdeyse boğazlı kazak ve mont var açık derken?
-Seksi demek istedim
-Tam olarak ne anlama geliyordu o kelime Aykut, senden sonra unuttum da? Zira doğru düzgün makyaj yapamıyorum, dar giyemiyorum, kısa giyemiyorum, ince giyemiyorum hatta az önce kalın şeyler giyinmemin bile suç olduğunu anladım
-Memnun değilsin yani halinden?
-Şu aralar daha çok seni memnun etmekle uğraşıyorum bana sıra gelmedi
-Tamam uzatma da söyle kimdi o adam?
-? ? ? Aykut, bir önceki konuydu o kıyafete geçtik unuttun mu?
-Akıl bırakmıyorsun ki adamda
-Akıl ve sen.Muhteşem ikili...
-Ne demek istiyorsun sen Belma? Açık konuş
-Hadi geç kaldık diyorum, bizi bekliyorlar sayende beş dakikalık yolu kırkbeş dakikada alamadık
-Lafı ağzında gevelemeden o adamın kim olduğunu söyleyeseydin bu kadar oyalanmazdık
-Lafı geveleyen benim ağzım değil senin beynin
-Bana salak mı dedin?
-Yok ya, öylesine ağzımda laf geveliyorum işte hadi gidelim çok geç kaldık
-Tamam tamam hadi yürürken konuşuruz
-Susarken yürüsek Aykut?
-Susadın mı anlamadım ki?
-Yok acıktım, ve az pişmiş bir Aykut fena olmazdı şimdi hatta çiğ
-O kadar açsın yani?
-Hayır o kadar sinirliyim yürüüüüüü
-Bir de bana asabi diyorsun beni yiyeceksin neredeyse
-Bunda senin de bir payın olabilir mi acaba? Geride kalan bir saati kafandan bir geçir bakalım
-Baştan sona mı sondan başa mı gideyim?
-La havle vela kuvve...
-Tamam geriye doğru gidiyorum.En son sinirlendin, bir ara acıktın ve susadın, bana salak dedin, giyim tarzından bahsettik.Seksapellik konusunu işledik. Sonraa başka ne konuştuk biz ya? Evet hatırladım.BELMAA O ADAM KİİİMMMMM?
-Mustafa canım
-Mustafa kim?
-O adam işte
-Hani tanımıyordun sen onu?
-Tanıştık
-Ne zaman?
-Bir saat kadar önce
-Benim niye haberim yok?
-Olur mu Aykut, nasıl haberin yok? Sen tanıştırdın ya
-Kiminle tanıştırdım?
-O adamla
-Mustafayla mı?
-Bravo gelişme kaydediyorsun
-Beni sinirlendirdiğinin farkında mısın?
-Evet güzel bir duyguymuş
-Farkında olmak mı?
-Hayır birini durup dururken, ortada hiç bir neden yokken sinirlendirmek.Bu duygu sana bir yerlerden tanıdık geliyor mu?
-Mustafa sence hiçbir neden mi ve ufak bir sorun mu?
-Aaaa, görmedin mi Aykutcuğum ufak tefek bir şeydi adamcağız, şuncacık
-Belmaaaaaaaaaaa
-Ne o açıkmış gibisin Aykut
-Hayır acıkan sendin, ben sinirliyim
-Yok susayan bendim, bir türlü susamayan da sen, he he
-Tepemin tasını attırma da yürü hadi, geç kalıyoruz
-Nereye geç kalıyoruz?
-Nereye gidiyoruz biz Belma, yemeğeeee
-Gidemiyoruz demek istedin her halde
-Geldik zaten şurası, konuyu kapatalım çıkınca konuşuruz, millete ayıp olmasın
-Olsun bence bir mahsuru yok
-Ayıbın mı?
-Yok milletin
-Sen iyi değilsin en yakın zamanda bir psikoloğa gösterelim seni
-Sen otur milletle yemeğini ye ben gidiyorum Aykut
-Ne diyorsun sen Belma, nereye gidiyorsun psikoloğa mı? Bu saatte kapalıdır
-Görüşürüüzz hatta görüşmeyiizzz Aykutcuğum
-Dur Belma, nereye gidiyorsun gel buraya Belma nereyeee?
-O adama.
Valla ne yalan söyleyeyim haketti Aykut:)) güzel hikayeydi üstadım. Kutlarım saygılar selamlar